Köklerimizden bağımsız düşünmek günümüz için bile olası değil. Günümüzde bile hala dişil-eril köklerimizin sözleri ve nasihatları kulaklarımızda ve hayatımızın birçok yerinde karşımıza çıkmakta.
Peki bu sözleri ne kadar dikkate almalıyız,ne kadarı çağdaş yaşamla uyumlu ,ne kadarı demode fikirler? ..İşte bu farkı bilmek önemli.
Otuzlarınızda bekar birisiniz; eviniz,işiniz var. Şu tarz cümleleri özellikle büyüklerinizden duyacaksınızdır. ‘Artık her şey gözüne batar,detaylara bakarsın,kimseyi beğenmez olursun.’ Siz de içinizden ‘Madem evleneceğim o halde,dört dörtlük olsun,yalnızlığımdan daha mutlu olayım.’diyeceksinizdir. Böyle durumlarda hislerimizle hareket etmeli ancak büyüklerden de fikir almalı, onları görmezden gelmemeliyiz.
Henüz yirmilerinde ikinci çocuğunu yeni doğurmuş bir annesiniz diyelim. Şunları duymanız olası ‘çocuk öyle tutulmaz,şöyle sarmalı,sen daha çocuksun bilmezsin..’ siz de içinizden ‘zaten yeni doğurdum,yorgunum bir de laf yetiştiriyorum ya da kocakarı adetleri uygulayacaklar çocuğa ‘diye düşünebilirsiniz. Böyle bir durumda kaynana ve annenizle ilişkileri bozmamak sizin için daha işlevsel olacaktır, uzun solukta yardımlarına ihtiyacınız olacak ve daha tecrübeliler. Bilgi ve tecrübe sentezi lazım belki de.
Henüz ilk iş yıllarında yirmi beşli yaşlarda birisiniz diyelim. Patronunuz egoist biri diyelim.Anneniz ,babanız size ‘Aman kavga etme ,işsizlik zor ,alttan al.’diyor olabilir. Siz de içinizden ‘mobbing yapıyor, haksızlık yapıyor,angarya iş veriyor neden susayım .’diyor olabilirsiniz. Böyle durumlarda iş tüzüğüne göre davranıp saygıyı elden bırakmamak önemli. Yani hem ailemizin dediği gibi alttan almalı hem de kendi bildiğiniz gibi hak aramalı.
Gençlerin aynada gördüklerinden daha fazlasını ihtiyarlar bir tuğla parçasında görürler.”
– Mevlana
Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir çıktıkça yorgunluğunuz artar nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler.